Bağlanmak ne demek?
Sözlük anlamı; "(birine karşı) sevgi, saygı ile duyulan içten yakınlık" olarak tanımlanan bağlılık, bugün kurumların süslü …
20 Aralık 2021
Son dönemde müşteri deneyimini ve çalışan deneyimini iyileştirdiğine inanan pek çok markanın benzer iletişim çalışmaları yapması, aynı kelimeleri kullanması, birbirinin kopyası ürünler geliştirmesi sizi de tüketici veya çalışan kimliğinizle yormuyor mu? Bu tip durumlarda aklımızda oluşan soru da malum: YARATMAK KİME ÖZGÜ?
İsveçli elektrikli bisiklet ve motosiklet üreticisi CAKE’in seyyar tezgâh olabilen bu ürünü mekân kavramının değişime uğradığı bu dönemde, maliyet avantajı sunan ve ihtiyaca çözüm olabilen oldukça yaratıcı bir çalışma. Bir diğer adıyla inovasyon.
Başarının temel bileşenleri arasında değerlendirilen inovasyon, temelinde yaratıcı bir bakış açısı gerektiriyor. Üretebilmek için farklı bakabilmek ve düşünebilmek olmazsa olmaz. Linkedin Learning’in 2020 Ocak ayında yayınladığı adaylarda en çok aranan yetenekler ve yetkinlikler raporunda “yaratıcılık” ilk sırada yer almıştı. 2021 raporunun bize ne getireceği belli olmaz. Ancak değişmeyen bir gerçek var ki, o da yaratıcılık, ekip çalışması gibi üretmenin değerinin anlaşılacağı yetkinlikleri uygulamak için elverişli bir ortama ihtiyaç olması.
Kopya çekmenin kendini aldatmak olduğu gerçeğini unutanlar
Yaratıcılık, o güne dek görülmemiş bir şeyleri ortaya koyabilmek anlamına geliyor. Halbuki günümüzde, her alanda yaratıcılık var olanı kendi marka bileşenlerine ve kurum gerçeklerine “uyarlama” anlamına gelmeye başladı.
Bu durumu son dönemde çok dikkatimi çeken birkaç farklı alanda değerlendirmek isterim:
Pek çok markanın ciddi bütçeler ayırdığı takipçisi yüksek fikir önderleri olarak adlandırılan kişilerle ürünlerini pazarlama metotlarında gördüğümüz birebir benzerlikler o ürüne duyulan sempatiyi ne yöne çekiyor son derece merak ediyorum. Bu alanda bir araştırmaya henüz rastlamadım.
Örneğin aynı hafta içerisinde markanın influencerlara armağan ettiği bir hediye kutusu, bu kişiler tarafından bir tezgâh, bir masa üzerinde, benzer bir şaşkınlık duygusuyla açılıyor. Açılırken bu döneme özel bir yılbaşı müziği fona ekleniyor. Tüketicileri etkilemesi beklenen kişi, “bu markayı uzun süredir takip ediyorum, bu markaya bayılıyorum, daha önce de paylaşmıştım ifadeleriyle markanın yolladığı hediyeleri bize elinde tutarak gösteriyor.” Konu burada kapanıyor. Almamız gereken mesaj eğer bu kişi bile bu markayı kullanıyorsa ben de can atmalıyım ve hemen almalıyım.
Sınırları çizilmiş bir sunum metodu söylenmiyorsa neden herkes aynı biçimde ve aynı ifadelerle paylaşıyor. Örneğin bu ürünleri markanın geçmiş ürünlerine atıfta bulunarak, marka vaadini paylaşarak daha yaratıcı veya akılda kalıcı bir yöntemle paylaşmak mümkün değil mi?
İndirim dönemlerinde “bu ürünü çok sormuşsunuz” demek yerine, “x tutarın altında kalan bazı ürünleri size kategoriler halinde hazırladım.” diyerek kullanım kolaylığı sunmak neden akla gelmiyor? Oysa influencer marketing işi geleneksel pazarlama kanallarından uzaklaştırmak için açılan bir yol değil mi?
MicKinsey’nin Haziran 2021 yılında yayınladığı “The Growth Triple Play” raporunda, yaratıcılığın önündeki en büyük engelin hız olduğu da gündem ediliyor. Zamana karşı iş yetiştirme telaşı, bu üretkenliği maalesef yok ediyor.
Kurum bünyesinde karar verici konumdaki liderler, sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımlarda oldukça çekingen davranıyorlar. Kültürlere göre bu tutum değişkenlik gösterse de genellikle içerikleri bir ajans, bir kurumsal iletişim veya marka ekibi hazırlıyor. Lider yalnızca yayınlıyor.
Bu tip durumlarda da özgün lider olma konusunda liderlerin iletişim metotlarına dikkat çekmek gerekiyor. Otantik bir lider şirket içinde bulduğu cesareti dış kanallarda neden gösteremiyor?
Linkedin’in aynı araştırmasında iş ilanlarının bir yorum yapılmadan paylaşıldığı bilgisi de mevcut. Son dönemde tüm işe alım profesyonellerinin ve liderlerin “Şu ilana bir göz atın” mesajını kullanarak paylaşımda bulunması ve bu paylaşıma kendilerinden bir cümle dahi eklememeleri oldukça dikkatimi çekiyor.
Oysa işe alım ve aday deneyimi iletişim çalışmalarında adaylar, kurumu daha yakından tanıtacak her bilginin itibara olumlu katkı sağladığını açıkça dile getiriyor.
Kurum içi paylaşımlar her ne kadar interaktif sistemlerle desteklenmeye çalışılsa da bir mesele olmadan gelişemiyor. Örneğin ülkemizin mevcut durumunda çalışanların endişelerini tahmin etmemek elde değil. Bu durumda bugün samimi bir paylaşım yapmanın tam zamanıyken, hiçbir şey yokmuşçasına sistemsel geliştirme duyuruları çıkılmaya devam edilebiliyor.
Birlikte çalıştığım bir kurumda, her pazartesi öğle tatilini 15 dakika erkene çektik. 15 dakika boyunca uygun olan çalışanların istedikleri 2 arkadaşlarına hal hatır soracakları bir seans kurguladık. İlk başta çok sıradan bir uygulama gibi gelse de üçüncü ayın sonunda kurumun en samimi uygulaması seçildi.
Çünkü Nasılsın? demek, her şeyi bir kenara bırakıp insan olduğumuzu hatırlayarak yaşamak demek.
Ezberden, birbirine benzeyen ve kopya edilen işler yapmak yerine, yaratmaya odaklanmak için önce düşünelim, akılda kalmak için ne yaratabiliriz?
-feryal-
Linkedin Learning- The Top Skills Companies Need Most in 2020—And How to Learn Them
https://ridecake.com/en/business/
https://www.mckinsey.com/business-functions/marketing-and-sales/our-insights/the-growth-triple-play-creativity-analytics-and-purpose?cid=eml-web
Sözlük anlamı; "(birine karşı) sevgi, saygı ile duyulan içten yakınlık" olarak tanımlanan bağlılık, bugün kurumların süslü …
Dört bir yanımızı yeni çalışma modellerine geçiş mitleri sarmışken, Büyük İstifa döneminin ülkemize …
BoomSocial’ın Marketing Türkiye için gerçekleştirdiği “2021 Yılının En Çok Konuşulan Dijital …
İçinde bulunduğumuz pandemi koşulları, sosyo-ekonomik ve politik olaylar küresel boyutta şirketlerin %60’ının …