blog thumb

Geçtiğimiz hafta bir arkadaşımın sosyal medya hesaplarından birisinde Kisi isimli bulut tabanlı güvenlik sistemleri sunan firmanın 2022 İş Özel Yaşam dengesi raporuna rastladım. Raporu hazırlayan şirketin bu konuya verdiği önemin yanı sıra, listelenen şirketler ve araştırmanın parametreleri de çok ilgimi çekti. Aklımda şu an tek bir soru var: Mevcudu değiştiremediğimiz için çare Oslo’ya mı taşınmaktan geçiyor?

Çünkü Oslo listede ilk sırada yer alıyor. Bir yanda pandeminin süren etkileri, diğer yanda savaş derken, ekonomik göstergeler kıta Avrupa’sında da kötüye giderken, iş-özel yaşam konusunda adım atmak giderek güçleşiyor.

Kisi, olumlu çalışma ortamlarını yalnızca alanı olan güvenlik noktasında değil, aynı zamanda kültürel olarak da değiştirmeyi savunan bir marka. Hibrit çalışma modellerinin henüz denenmeye başlandığı bu dönemde Kisi, çalışanların dünya genelinde kendilerini iyi hissetme hallerinin önemsenmediğini de düşünüyor. Daha doğrusu, bu konuda atılan adımların altyapısal değişimler olmadığı sürece durumu çok da hızlı olumluya döndüremeyeceği yönünde bir fikirleri var.

Araştırmayı şehirlerin yaşanılabilirlik seviyelerine göre değerlendirdikleri bu kapsamda, eşitlik, devlet politikaları, çalışma saatleri, şehir güvenliği, çalışma gün ve saatleri de önemli parametreler arasında yer alıyor.

Bu kapsamda araştırmanın 2022 verilerinde ilk sırada yer alan 5 şehir aşağıdaki şekilde sıralanıyor.

  1. Oslo – Norveç
  2. Bern – İsviçre
  3. Helsinki- Finlandiya
  4. Zürih- İsviçre
  5. Kopenhag- Danimarka

Bu şehirlerin her türlü mutluluk endeksinde de en başarılılar arasında yer aldığını unutmadan, aklımdaki tek soru biz bu işin neresindeyiz? Biz kendi kültürümüzde neler yapabiliriz? Kurumlarımızda bu endekste daha sağlıklı bir yer edinmek için neleri önceliklendirmeliyiz?

Çare Oslo mu değil mi bilinmez ama, yapılabilecekler apaçık ortada:

  • Çalışanın sosyal bir varlık olduğunu unutmadan iyi olma hallerine ve sosyal ihtiyaçlarına odaklanmalıyız.
  • Yoğun iş temposu sosyal ortama yönelik yapılacaklara bir engel olmamalı.
  • Liderlik deyip geçmeyip, ortak bir liderlik anlayışının geliştirilmesini önceliklendirilmeli. Her yiğidin ayrı yoğurt yiyişi olmamalı. 
  • Şehrin ve ülkenin ajandasına uygun etkinlikler ve etkileşim önerileri sunulmalı.
  • Gerçek, samimi, çalışan beklentisine uygun içerikler geliştirmek için sık sık çalışanlarla bir araya gelinmeli ve onların fikirleri alınmalı.

Karar vericilerin çalışanlar, strateji ve uygulama geliştiricilerin liderler olduğu bir dünyada ortak akıl ile gelişen her adım yaşatıldıkça kim gider Oslo’ya?

-feryal-

Kaynak: https://www.getkisi.com/work-life-balance-2022#table

Fotoğraf: Ana Campos 

 

Latest posts

blog-post

Bağlanmak ne demek?

Sözlük anlamı; "(birine karşı) sevgi, saygı ile duyulan içten yakınlık" olarak tanımlanan bağlılık, bugün kurumların süslü …

29 Kasım 2021 4 dakika okuma

blog-post

Bir ricam olacak

Dört bir yanımızı yeni çalışma modellerine geçiş mitleri sarmışken, Büyük İstifa döneminin ülkemize …

21 Şubat 2022 4 dakika okuma

blog-post

Biraz duyguyla işlem tamam mı?

BoomSocial’ın Marketing Türkiye için gerçekleştirdiği “2021 Yılının En Çok Konuşulan Dijital …

10 Ocak 2022 2 dakika okuma

blog-post

Biz bir aile değiliz

İçinde bulunduğumuz pandemi koşulları, sosyo-ekonomik ve politik olaylar küresel boyutta şirketlerin %60’ının …

07 Şubat 2022 2 dakika okuma